Gelibolu Gezi Rehberi
Namazgah ( Gelibolu Azaplar Namazgahı)
Bu tür yapıların en görkemlisi, en güzeli olarak nitelendirilmektedir 12,50x10,00 metre ölçülerinde, üstü açık çevresi korkuluklu bir ana mekan biçimindedir. Biri külahlı, öbürü açık iki minberi, mermerden mihrabı vardır. Mihrabın yanlarında süslü pencereler bulunmaktadır. Yazıtlı kapısı, dilimli ve rumi süslemedir. Mihrap mermerden bir niş içindedir.
Gelibolu’da boğaz ve Marmara’ya karşı geniş bir alan olan Fener meydanında bir açık hava cami olan namazgah, 1407 yılında Hacı Paşaoğlu İskender Bey tarafından inşa edilmiştir. Sefere çıkan deniz tüfekçi erleri için yaptırılmıştır. Azaplar sefere çıkacakları zaman toplu halde burada namaz kılarlardı
Kale, hükümet konağının çevresindedir. Antik dönemde kurulduğu bilinen kaleyi Bizans İmparatoru I. Justinianus onartmıştır. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre, kale dik ve kesik kayalara kurulu 6 köşeli bir kaleydi. 70 kulesi bulunuyordu. Kale içinde XVII. yüzyılın ortalarında 300 tek katlı ev, kethüda, topçu başı ve cebeci başının konakları, su sarnıçları, cami ve hünkar hazinesi vardı. Kaleden geriye sadece bir burcu kalmıştır. Liman ise iki bölümden oluşmakta olup, denizle olan bağlantısını dar bir geçiş ayırmaktadır. Yol olarak kullanılan köprü limanı ikiye ayırmaktadır. Köprünün altından geçen küçük tekneler genellikle iç taraftaki havuzda bağlanmaktadır. Kule ise içteki havuzun yanında yükselmektedir.Piri Reis Müzesi Olarak Halkımızın ziyaretine açıktır.
Dünya’ nın en büyük Mevlevihane’ sidir.Bu bakımdan hem en geniş araziye,hem de en büyük ve haşmetli Semahaneye sahip olanıdır.Plan bakımından Galata Mevlevihane’ si ne benzemektedir.
Mevlevihane’ninbanisive ilk postnişini, yeniçeri ağalarından Kara Hasan Ağa’ nın oğlu Ağazade Mehmed Hakiki dededir.Zamanın Kaptan- ı deryası Ohrali Hüseyin Paşa Akdeniz seferinden dönerken Gelibolu Mevlevi hanesi’ ne uğrayıpŞeyh Ağazade Mehmed Dedeyle görüşüp ve ondan yakında sadaret Mührünün kendisine verileceğihaberini almıştır.Hüseyin Paşa veziriazam olduktan sonra Beşiktaş Mevlevihanesini yaptırıp,Mehmet deden ilk Postnişin olmasını istemiş, böylece her iki Mevlevihane’ nin meşihatini birlikte yürütmeye başlayan Mehmet Dede, küçük bir yelkenli ile Gelibolu-İstanbul arasında gidip gelerek görevini yerine getirmiştir.
Zamanında bir mescid, zengin kütüphane, altmış odalı harem dairesi, geniş bir yemekhaneye, bir han ve okula sahip olan Mevlevihane külliyesi düz bir mevkide yaklaşık 33,000 m2 bir alana sahip olup ihata duvarı ile çevriliydi.
Batıdaki sokaktan yuvarlak kemerli, sütunları korint başlıklı mermer taç kapı ile 1000 m2 lik avluya giriliyordu.Avlu’ nun kuzeyinde kiremit örtülü kesme taştan yapılmış Semahane- türbe binası ve onun güneyin de hamüşan yer almaktaydı. Hamüşanın doğusundaki diğer taç kapıdan minareli mescid,derviş hücreleri selamlık ve harem dairesi ile güneye inen kiremit örtülü diğer bina topluluğuna geçiliyordu. Semehane ve türbe binasının süslemeleri 2. Mahmut Dönemi sonu Abdülmecid dönemi, başında devam eden taşra Türk Empire üslubunun tipik örneklerindendir.12 metre yüksekliğindeki cepheler yatay bir silme ile ikiye bölünmüş,üst yarısı yüksek altlıklı ve korint başlıklı sütunçeler, alt yarısı da plastrlarla düşey bölümlere ayrılmıştır.Her bölümde altlı üstlü iki sıra halinde düz silmeli ve üçgen alınlıklı büyük dikdörtgen pencereler yer almaktadır.Üst pencereler, diş kesimli sacak kornişinin altında bulunan üç bölümlü ve yuvarlak dilimli birer kemer olarak düzenlenen yüzeylerin ortasına yerleştirilmiştir.
Bu düzen binan dört çevresinde devam etmekte , sadece kapılar ve merdivenlerle kesilmektedir.
Külliyenin o zamanlar küfeki taşından minareli, kiremit örtülü ve bakır alemli, iki katlı bir semahanesi nin bulunduğu sema meydanı döşemesi ile mahfel,merdiven ve kürsünün ahşaptan yapıldığı,üst katın giriş kapısının saçaklı ve duvarların nakışlı olduğu, semahanenin bir yanında kadın mahfeli, divan hane, ocaklı köşk, diğer yanda cephesi abdest musluklu, altı derviş hücresi ile şeyhe mahsus sofalı iki oda kütüphane ve divanhanenin yer aldığı bilinmektedir.
1, Dünya Savaşı sırasında buranın son şeyhi, Burhaneddin Dede, yediderviş ile birlikte 4. ordu emrindeki Mevlevi alayı na katılıp 3 yıl Şam da kalmıştır.Bundan sonra Gelibolu Düşman işgali altında kaldığı için Mevlevihane’ nin tarihçesi karanlıktır.
Bu dönemde cephanelik olarak kullanılan Semahane Binası uzun yıllar bakımsız ve ilgisiz bırakılmış, yılların ve zamanın acımasızlığına uğramıştır.
Bir Baş Yapıt olan bu yapının restorasyonu tamamlanmış ziyarete ve sema törenlerine ev sahipliği yapmaya başlamıştır.Görülmeye değer bir kültür mirası olarak Gelibolu’ da ayrıcalıklı yerini korumaktadır.